Birinci Göktürk İmparatorluğu

Bütün Türklere, bütün bir millete ad verme şerefi Göktürklere aittir.

Birinci Göktürk İmparatorluğu

Bütün Türklere, bütün bir millete ad verme şerefi Birinci Göktürk İmparatorluğu yani Göktürklere aittir.

Birinci Göktürk İmparatorluğu

Büyük Asya Hun İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra, Altay Dağları’nındoğu eteklerine yerleşen 500 ailelik bir grup, burada hüküm süren Juan-Juan (Cücenler, Avarlar)’lara sığınmıştı. Demircilikle uğraşıyor ve Juan-Juanlara silâh yapıyorlardı. Onlara federatif nitelikte bir bağla bağlı idiler.

500 ailelik bu Türk boyunun başbuğ ailesinin Aşına (Kurt) soyundan geldiği inanışı efsane olarak söylenmekte idi (Bkz. Türk destanları).

Juan-Juan’lara bağlı olmakla beraber kendi aralarında tam bir dayanışma içinde yaşayan Türkler, buraya daha önce ve daha sonra gelen Türk boyları ile kaynaşarak çoğaldılar ve güçlendiler. Bir süre sonra bağımsız bir devlet haline gelerek, Kuzey Tabgaç hükümeti ile siyasî ilişkiler kurdular.

Göktürklerin başbuğu olan Bumin Kağan, artık kendisini Juan-Juanlara tâbi görmüyor, o devletin hükümdarı ile aynı seviyede sayıyordu. Bunun belgelenmesi için Juan-Juan hükümdarının kızı ile evlenmek istedi. Fakat bu isteği, “Benim seviyemde değilsin, sen benim demircimsin” diyen Juan-Juan hükümdarı tarafından kaba bir şekilde reddedildi. Bunun üzerine Bumin Kağan Batı Tabgaç prensesi ile evlendi ve Juan-Juanlara karşı savaş açarak onları ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu yenilgi karşısında Juan-Juan hükümdarı intihar etti. Ülkesi de işgal edildi.

552 yılında kazanılan bu zaferden sonra Bumin kendisini İl-Kağan (ülkenin kağanı) ilân etti. Böylece hakanlığını, yani Göktürk Devletini kurmuş oluyordu. Hun İmparatorluğu’nun başkenti Ötüken tekrar başkent oldu.

“Türk” adını taşıyan ilk Türk devleti

Göktürk Hakanlığı “Türk” sözünü ilk defa resmî devlet adı olarak kabul etmiş, boy ya da  başbuğlarının adı ile anılan bütün Türklere, bütün bir millete ad verme şerefini kazanmıştır. Bugün  Göktürk şeklinde yazdığımız ismin aslı “Kök Türk”tür. ‘Kök’ kelimesi hem ‘gök’, hem Tanrı (Gök  Tanrı), hem de renk (gök mavisi) olarak kullanılmıştır. “Türk” kelimesinin asıl anlamı ise “kuvvetli” demektir.

Bumin Kağan, kağanlığını ilân ettikten sonra, kardeşi Istemi’ye, yabgu ünvanı ile ülkenin batı kanadının idaresini verdi. Batı Yabgusu Doğu Yabgusuna (kağanlığa) tâbi idi. Yani asıl merkez Doğu  Kağanlığı idi.

Bumin Kağan devleti kurduğu yıl içinde (552’de) ölünce yerine oğlu Kolo geçti. Fakat O da çok  yaşamadı ve bu defa iktidara öteki oğlu Mukan Kağan geldi (553).

Mukan’ın emrindeki kuvvetler hakanlığın doğu kanadını, amcası istemi’nin emrindeki kuvvetler batı kanadını koruyor ve bu yönlerde ilerliyorlardı. Mukan Kağan, heybetli, zeki, sert, gözleri çok parlak ve etkileyici bir insandı. Çin’e doğru fetihlerini devam ettirdi.

İstemi Kağan da çok güçlü bir Yabgu idi. Altaylar’ın batısını, Isık-Göl ve Tanrı dağlarına kadar olan bölgeyi kısa zamanda ele geçirdi. Ak-Hun devletini de sıkıştırarak bir kısım topraklarını aldı ve iç Asya kejvan yoluna hâkim oldu. Daha sonra Bizans’la da anlaşan istemi Kağan, onu Sasanî (İran) devleti ile savaşa soktu. Çünkü Sasanî devleti İpek Yolu’nun Türklerin kontrolünde olmasını istemiyor, bu da Bizans’la Türkler arasındaki ticareti tehlikeye sokuyordu.

571 yılında Sasanî-Bizans savaşı devam ederken istemi Kağan, Harezm, Taşkent başta olmak üzere 10 kadar bölgeyi ele geçirdi ve orduları Azerbaycan’a girdi.

İstemi Kağan bütün siyasî ve askerî faaliyetini Doğu Kağanı olan Mukan Kağan adına yapıyordu. Fakat Mukan Kağan 572 yılında öldü. Onun ölümü büyük üzüntü yarattı. Ötüken’de düzenlenen büyük yoğ (cenaze) törenine komşu devletler ve Bizans özel heyetler, temsilciler gönderdi. Hatırası uzun zaman unutulmadı.

Mukan Kağan öldüğü zaman Göktürk imparatorluğu’nun yüzölçümü 10,5 milyon kilometre kareyi bulmuştu. Daha aşağıda, Orhun anıtlarında kitabelerini okuyacağımız Bilge Kağan bu cesur ve bilge atasından, “…Dört tarafa ordular göndererek kavimleri hep itaat altına almış, başlılara baş eğdirmiş, dizliiere diz çöktürmüş, bilge, cesur, alp kağan imiş…” diye övgüyle söz edecektir.

Bölünme ve budizm devleti zayıflatıyor

Mukan’ın ölümünden sonra yerine kardeşi Tapo geçti. Onu tebrik etmek için Çin’deki ‘Çu’ ve ‘Çi’ imparatorları özel heyet ve değerli hediyeler gönderdiler.

Çu heyeti 100 bin top ipek getirmişti. Yeni Türk hakanı Tapo onlara “oğullarım” diye iltifa t etti. Bu hitap, o imparatorları himayesine aldığını gösteriyordu.

Tapo Kağan, toprakları çok geniş olduğu için kendi idaresinde olan doğu kanadını ikiye böldü. Doğu bölgesine yeğeni İşbara’yı, batı bölgesine de küçük kardeşi Jotan’ı ‘kağan’ ünvanları ile tayin etti. Bu, hata idi. Fakat daha büyük hatası Budistleri himaye etmesi ve bir Budist tapınağı ile bir Buda heykeli yaptırması oldu.

Çin’de Çu ve Çi hanedanlarının hüküm sürdüğü iki devlet vardı. Bu iki devlet arasında savaş olmuş, Çu hanedanı galip gelmiş ve Çi’leri ortadan kaldırmıştı. Tapo Kağan, kaçıp kendisine sığınan Çi prensini “Çin Kağanı” ilân edince Çu’ tarla arası açıldı. Fakat Çinliler onun saldırısını, güzel bir Çin prensesi ile evlenmesini teklif ederek önlediler. Bu, çok değerli çeyiz verileceği anlamına da geliyordu. Karşılık olarak, kaçıp Türklere sığınan Çi prensinin iade edilmesini istiyorlardı.

Tapo, bir av sırasında Çi prensinin Çinliler tarafından kaçırılmasına göz yumdu. Bu törelere aykırı olduğu için beğler arasında hoş karşılanmadı ve böylece kağanın itibar ve otoritesi sarsıldı. Halk olaya çok üzülmüştü. Zaten bir yıl önce Batı Kağanı istemi de ölmüş ve büyük üzüntüye sebep olmuştu. Orhun kitabelerinde İstemi Kağan’dan da övgü ile söz ediliyor.

Birinci Göktürk İmparatorluğu – Taht kavgası başlıyor

Batı Kağanı İstemi’nin yerine oğlu Tardu geçti. Fakat o, Doğu Hakanlığını istiyordu. Bunun kendisine verilmemiş olmasından dolayı küskün idi. Onun, Mukan’ın oğlu olduğu halde Büyük Hakanlığa getirilmeyişinin sebebi annesinin Türk asıllı olmayışı idi ve bu yüzden babası Mukan bile onu aday göstermemişti.

Çinliler bu durumu, onu Tapo’ya karşı kışkırtmak, ayaklandırmak için fırsat bildiler. O sırada Tapo Kağan öldü. Fakat kurultay Büyük Hakanlığa onu yine getirmedi ve tahtı İşbara’ya verdi.

Böylece taht kavgası başlamış oluyordu. Mukan’ın oğlu ile İs tsm i’nin oğlu birleşerek İşbara’ya baş kaldırdılar, işbara, onları kışkırtan Çin’e savaş açtı. Çinliler de Tardu’ya altın kurt başlı bir sancak gönderdiler.Bunun anlamı, “Biz Göktürk Hakanı olarak seni tanıyoruz” demekti.

Bunun üzerine, Tardu, Doğu Hakanlığına tâbi çlmadığını ilân etti. Böylece Büyük Göktürk imparatorluğu ikiye bölünmüş, Çin gizli emelini gerçekleştirmiş oluyordu.

Çin prensesleri kaleyi içten fethediyor

İşbara güç durumda kalmıştı, ihanete uğradığını düşünüyor, şüphelendiği büyük beylerini cezalandırıyordu. Ceza gören beyler de Çin’den yardım istemeye başladılar. Çinliler bu fırsatı değerlendirdiler ve İşbara’yı tâbi olmaya zorladılar. Beylerini küstüren, ordusu dağılan işbara, Çin’e tâbi olmayı kabul etmek zorunda kaldı.

Çinliler bütün fırsatları, değerlendirerek Doğu Kağanlığını hâkimiyetleri altına aldılar ve halk üzerinde  iddetli bir baskı kurdular. Türkleri Çinliler gibi giyinmeye, Çince konuşmaya ve bunu işbara’nın emriyle gerçekleştirmeye çalıştılar. Çaresiz kalan işbara, Çin hakanına şöyle bir mektup yazdı: “Size bağlı kalmayı, haraç vermeyi, değerli hediyeler göndermeyi kabul ediyorum. Fakat halkımın dilini değiştirmeyi, uzun saçlarını kestirmeyi, Çinliler gibi giyinmelerini, sizin âdetlerinizi ve kanunlarınızı kabul etmeme imkân yoktur. Bu konularda bütün milletim hassasiyetle çarpan tek bir kalptir!”

Daha dün denecek kadar yakın bir zamanda Türk himayesine sığınan Çinlilerin bu baskıları, Türk kağanına bu şekilde davranmaları, Türklerin hakanlarına olan güvenini iyice sarsmış, her yanda ayaklanmalar başlamıştı.

Birinci Göktürk İmparatorluğu – yıkılış başlıyor

Bu ayaklanmalar sırasında işbara öldü ve yerine kardeşi Yehu geçti. Fakat o da, ondan sonra hakan olan Tülan ve Kimin kağanlar da durumu düzeltemediler. 609 yılında Doğu Kağanı olan Şipi, Türklerin kırılan gururunu biraz kurtarabildi. Batı’da Tibet’e ve Doğu’da Amur’a kadar olan bölgelerde itaati sağladı.

Bu defa Çinliler, Şipi’nin küçük kardeşi Çiki Şad’a kancayı taktılar. Ona hakanlık ve çok güzel bir Çin prensesi teklif ettiler. Fakat genç Türk prensi, kendisine yollanan güzel iprensesi değerli çeyizi ile birlikte geri gönderdi ve hakanlık teklifini reddetti.

Çinliler entrikalardan bir an bile vazgeçmiyor ve bunu en çok Türk sarayında gelin olan bir Çinli prenses aracılığı ile yapıyorlardı.

Şipi’den sonra Göktürk hakanı olan Çuluk, 621 yılında, evli bulunduğu bir Çinli prenses tarafından zehirlenerek öldürüldü. Bundan sonra ayaklanmaları durdurmak mümkün olmadı ve Çuluk’un yerine kağan olan kardeşi Kieli’yi (Kara Kieli) Çinliler pusuya düşürerek Çin başkentine götürdüler ve Doğu Göktürk Hakanlığı böylece yıkılmış oldu.

What do you think?

İkinci Göktürk İmparatorluğu

Ak-Hun imparatorluğu