Bulgarlar

Bulgarya, Ogur Türklerinin birleşerek kurdukları bir Türk devleti idi

Bulgarlar

Bulgarlar – Bulgarya, Ogur Türklerinin birleşerek kurdukları bir Türk devleti idi. Bu yazıda Bulgarlar’a ait detaylı bilgiler verilmektedir.

Bulgarlar

“Ogur” ve “Oğuz” kelimeleri eş anlamlıdır. Oğuzların kardeşi olan Ogurlar, onlardan, milâttan önceki zamanlarda ayrılmışlardır. Batıya doğru yayılanların dilinde “Z” harfinin yerini zamanla “ R” harfi almıştır. Onun için Batı Türklerine (Oğuzlara) “R’li konuşanlar”, Doğu Oğuzlarına ise “Z’li konuşanlar” denmiştir. “Dokuz-Oğuz, On-Oğuz, Otuz-Oğuz” deyimleri batıda, “Dokuz-Ogur, On-Ogur, Otuz-Ogur” şeklinde söylenmiştir.

Attila, 453’te ölünce, küçük oğlu İrnek kendisine bağlı ve büyük çoğunluğu “On-Ogur” boyundan olan Türklerle Karadeniz kıyısına gelmiş, buradaki diğer Türk boyları ile karışmışlardı. Bu karışmadan meydana gelen yeni topluluk kendisine “Bulgar” adını verdi. Çünkü Türkçe’de ‘buigamak’ karışmak anlamına geliyordu ve ‘Bulgar’ kelimesi de “Ogur boylarının karışıp birleşmesi” anlamını taşıyordu.

işte bu Bulgar Türklerinin bir bölümü sonraki yüzyıllarda Tuna boylarına yerleşecek, Hıristiyanlığı kabul ettikleri için Slavlar arasında eriyip Türklüklerini yitirecekler, buna karşılık, İtil-Volga dolaylarına yerleşenler Türklüklerini koruyacak ve “Tatar” adıyla anılacaklardır. Demek ki Türklüklerini yitiren Bulgarların da, Müslüman olan ve Türklüklerini koruyan Tatarların da ataları, Türklerin On- Ogur (On-Oğuz) boyudur.

Ogurjarın ilk yurdu Batı Sibirya idi. Bunlar, Çiçi Tanhu Devleti yıkılınca Kuzeye çekilmişler, diğer Ogurlara sokulmuşlardı. Sonraki yüzyıllarda, yukarıda belirttiğimiz gibi, irnek tarafından getirilen Hunlar (Ogurlar), diğer Oguriarla (Beş-Ogur, Altı-Ogur, Dokuz- Ogur, On-Ogur ve Otuz Oguriarla) birleşip Bulgar Devleti’ni kurdular. Bu sırada başbuğları Hun tanhuları sülâlesinden Kurt idi.

Bulgarlar – Düşman kardeşler

Ogurların birleşmesiyle kurulan Bulgar Devleti süratle gelişti. Batıdaki Dokuz – Ogurlar Bizans’a baskılarını arttırdılar. Bunun üzerine Bizans, doğuda Çinlilerin yaptığı gibi, en iyi korunmanın Türkleri birbirine düşürmek olacağını düşündü ve bu politikayı uyguladı. Dokuz-Ogurlarla Otuz-Ogurların arasını açarak bunları düşman kardeşler haline getirdi ve birbirlerine saldırttı. Dokuz- Ogur’lar yenildiler ve bunların bir kısmı Trakya’ya götürüldü. Böylece Karadeniz kuzeyinde Ogur hâkimiyeti zayıfladı. Geriden gelen Avarlar, Ogur-Bulgar kütlelerinden bir kısmını alarak Batı’ya doğru ilerlediler. Bunlar 7. yüzyılın ikinci yarısında Balkanlar’a, Kuzey İtalya’ya, Macaristan’a dağıldılar.

İlk Bulgar birliğinde On-Ogur’lar çoğunluktaydı. Kurdukları devlete “Büyük Bulgarya” denmişti. Devletin kurucusu olan Başbuğ Kurt 665 yılında ölünce, otorite boşluğu ve başbuğluk mücadelesi yüzünden devlet zayıfladı ve sonunda parçalandı.

Tuna Bulgarları

Büyük Bulgarya’nın parçalanmasından sonra, çoğunluğu Otuz-Ogurlardan oluşan bir topluluk kuzeye çekildi. İtil-Volga boylarına yerleşti. Bunlara İtil ya da Volga Bulgarları denildi. Başlarında Kurt’un oğullarından Bat-Bayat vardı. Bat-Bayat’ın küçük kardeşi Asparuh ise bir Bulgar topluluğu ile Tuna’ya yöneldi ve 668 yılında Balkanlar’a geçerek bazı toprakları zaptetti. 679 yılında da yeni Bulgar Devleti’ni kurdu. Bunlara “Tuna Bulgarları” diyoruz.

İtil-Volga Bulgarlarının başbuğu olan Bat-Bayat’ın küçük kardeşi Asparuh, kendine bağlı Bulgarları (Ogurları) Tuna boylarına getirdikten sonra, Bizans’ ın çıkardığı engelleri aşarak Dobruca’nın güneyine yerleşti. Kurduğu devlet kısa zamanda hem siyasî, hem askerî bir güç olarak gelişti.

Tuna Bulgar Devleti, itil Bulgar Devletine göre küçük idi ama, Ogur Türkleri tarafından kurulan en uzun ömürlü devlet oldu. Bugünkü Bulgaristan, Tuna Bulgar Devleti’nin Hıristiyanlaşmış, çok karıştığı için Slavlaşmış olarak devamından başka bir şey değildir. Aşağıda anlatacağımız sebeplerden dolayı ırk özelliğini de tamamen yitirmiş bulunuyor.

Bulgarlar – Bizans Münasebetleri

Tuna Bulgar Devleti’nin en sıkı siyasî, ticarî ve sosyal münasebetleri Bizans ile oldu. Bizans imparatoru II. Justinianus, Hazar Türkleri’nin prensesi iie evlenmiş ve tahtını korumuştu. 705 yılında ikinci defa tahta çıkışı da Bulgar Hakanı Tervel’in yardımı ile oldu. Bulgar Hakanlığı 716 yılında Bizans’la bir ticarî anlaşma imzaladı. Araplar 717-718 yıllarında İstanbul’u kuşattığı zaman, Bizans-Bulgar kuvvetleri güçbirliği yaparak şehri savundular. Bu işbirliği ve ticaret anlaşması Bulgar Devleti’ne büyük ekonomik imkânlar sağladı. Fakat Bizans, gittikçe güçlenen Bulgar Devleti’ni kendisi için bir tehdit, bir tehlike olarak görmeye ve fırsat kollamaya başladı.

739 yılında Bulgar Hakanlığında taht mücadeleleri başladı ve hanedan değişti. Tahta, Ukil hanedanından Kurumuş (Kormisoş) Han geçti. Bu değişikliği ve iç mücadeleyi fırsat bilen Bizans, 741-755 yılları arasında Bulgar Devleti’ne üst üste sefer yaptı ve ağır kayıplar verdirdi.

Tuna Bulgar Devleti’nde taht mücadeleleri devam ediyor, hanedanlar değişiyordu. Nihayet 803 yılında tahta, Krum adlı ünlü bir başbuğ geçti. Krum, iyi bir asker, iyi bir teşkilâtçı, kurucu idi. (Krum, bugünkü ‘kurum, tesis’ anlamındadır ve başbuğa devleti yeniden kurduğu için bu ad verilmiştir.)

Bulgarlar – Bizans savaşları

Krum’un idaresinde Bulgar devleti güçlendi. Güney Macaristan ve Transilvanya Hakanlık sınırı içine alındı. Bu gelişmeden ürken Bizans imparatoru I. Nikeforos, Temmuz 811’de büyük bir ordu ile Bulgarların üzerine yürüdü. Hanlık başkenti Preslav’ı tahrip ederek, Vrbişki Geçidi’ne geldi. Burada yapılan büyük meydan savaşında I.Nîkeforos’un ordusu tamamen mahvoldu. Kendisi de savaş meydanında can verdi. Dört buçuk asırdan beri ilk defa bir Bizans imparatoru savaş alanında ölüyordu. Bundan sonra Bizans’ın doğu eyaletlerinden getirdiği ve II. Mikhael’in emrinde gönderdiği yardımcı kuvvetler de mağlup edildi.

Krum Han, artık Bizans’ı tamamen ortadan kaldırmaya hak kazanmıştı. Altın mızrağını İstanbul surlarındaki Yaldızlı Kapı’ya asabilirdi ve bunu yapmaya and içmişti. Bu amaçla kısa sürede hazırlandı. Sofya, Niş ve Belgrad şehir kalelerini zaptederek 813’te Filibe üzerinden Edirne’ye ulaştı. 814’de İstanbul’u kuşattı. Fakat, kuşatma çalışmalarının en yoğun olduğu bir sırada, 13 Nisan 814 günü, ansızın, ağzından, burnundan kan gelerek öldü (Attila’nın ölümü gibi)

Krum Han’ın yerine oğlu Omurtag Han geçti. Omurtag Han kuşatmayı kaldırdı ama Bizans’la, kendi yararına olan 30 yıllık bir ticaret anlaşması imzaladı.

Omurtag Han, Frank İmparatorluğu ile de savaşmak zorunda kaldı ve Tuna-Sava-Drava havzasını işgal etti. Maros Irmağı dolaylarında Roma devrinden beri terkedilmiş olan Avrupa’nın en büyük tuzlalarını yeniden işletmeye açtı ve devlete çok büyük gelir sağladı. Tuna Bulgarları Omurtag Han zamanında en parlak devirlerini yaşadılar. Bu devirde şehirler imar edildi. Yeni şehirler, saraylar, su yolları ve âbideler yapıldı. Şumnu’nun doğusundaki Madara kasabası yakınında Krum Han için büyük bir anıt inşa edildi. Harabeleri hâlâ duruyor. Bu anıtta, yüksek bir kaya üzerinde Krum Han’ ın atlı kabartması yer alıyor. Kitabe ve bu kabartma 40 metre karelik bir alanı kaplıyor.

Türklüklerini nasıl yitirdiler?

Tuna Bulgarlarının (Türkleri’nin) sayısı azdı. Ülke genişlemiş, büyük etnik gruplar arasında Türkler küçük bir azınlık haline gelmişlerdi. Omurtag Han’dan sonra yerine oğlu Malamir (Balamir) geçti. Onun zamanında, Balamir’in engelleme gayretlerine rağmen Slavlaşma arttı. Baiamir, bu oluşumu engellemek için Hıristiyanlığı kabul eden kardeşini bile öldürmüştü. Balamir’den sonra hakan olan Persiyan zamanında, Slavlaşma ve Hıristiyanlaşma hızlandı. Propagandalar çok arttı.

Persiyan Han’ ın yerine geçen oğlu Bogoris (Slavlar Boris diyor) Ortodoksluğu resmen kabul etti. Böylece, o zamana kadar tek yaratıcı “Tengri” inancında yaşayan Bulgar Türklerinin hıristiyanlaştırılması tamamlanmış oldu. Ortodoks mezhebi ile Bizans kültürünün Balkanlar’daki hâkimiyeti de bu şekilde sağlanmış oluyordu.

Bundan sonraki yüz yıl içinde Bulgar Türkleri bir Slav milleti olup çıkmıştı. Artık Bizans’a karşı çıkamayacak, onun bir eyaleti durumuna geleceklerdi.

What do you think?

İtil Bulgarları

Türkeş Devleti