Medya

Pascal Sébah tarafından çekilen bu fotoğrafta, Karaköy sırtlarından payitahtın merkezi görünmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu için bir dönemin sona ermesi demek olan sultan II. Selim'in türbesinin görünümü.

Bu resim, Osmanlı dönemi İstanbul'unun Edirnekapı bölgesindeki tarihi şehir surlarının yanında günlük yaşamın bir kesitini sunuyor.

Resimde, surların önünde otlayan koyunlarına göz kulak olan bir çoban ve yemyeşil doğanın içinde sakin bir gün geçiren insan figürleri yer alıyor. Arkada, İstanbul'un ikonik silueti ve şehir surlarının etkileyici yapısı, tarihi şehrin zengin kültürel mirasına işaret ediyor.

Resmin genel atmosferi, dönemin İstanbul'unun huzurlu ve pastoral yaşam tarzını yansıtıyor.

Resim, Osmanlı İmparatorluğu dönemine ait bir denizcinin günlük yaşamını tasvir ediyor.

Denizci, geleneksel kıyafetler içinde, rahat bir duruşla, bir geminin güvertesinde oturmuş ve elinde bir pipo tutmaktadır. Arkasında bayrak ve birçok gemi direği görülüyor, bu da onun bir liman veya gemi güvertesinde olduğunu işaret ediyor.

Geminin donanımı ve aletleri detaylı bir şekilde çizilmiştir ve eser, denizcilikle ilgili eşyaların zenginliğini ve o dönemin deniz hayatının bir yönünü gösteriyor.

Bu resim, 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'nda etkin olan tanınmış ressam Hoca Ali Rıza'nın eseridir.

Eser, sanatçının imzasını taşıyan bir yelkenli tekne tasvir ediyor. Sükunetin hakim olduğu deniz yüzeyinde yelkenini rüzgara bırakmış tekne ve arka planda ufukta beliren diğer deniz taşıtları, dönemin denizcilik hayatının bir kesitini sunuyor. Resimdeki detaylar, dalgaların hafif hareketi ve kayalıkların gerçekçi betimlemesiyle, izleyicisini o dönemin huzurlu sahil yaşamına davet ediyor.

Resim, 18. yüzyıla ait Osmanlı İmparatorluğu'nda bir sefer esnasında verilen bir dinlenme molasını betimliyor olabilir.

Öne çıkan karakter, geleneksel Osmanlı kıyafetleri içerisinde ve elinde bir kırbaç tutan, yolculuğun rehberi ya da komutanı olabilecek bir figür. Yanındaki süslü koşum takımlarıyla donatılmış beyaz at, zengin detayları ve gösterişli donanımıyla dikkat çekiyor. Arka planda ise, seyahat eden diğer kişiler ve atlar yer almakta, bu da eserin genel olarak bir seyahat veya askeri seferi temsil ettiğini düşündürüyor.

Resimde, Osmanlı İmparatorluğu döneminden bir süvari betimleniyor. Süvarinin giydiği kıyafetler ve aksesuarlar, 19. yüzyıla ait olabileceğini işaret ediyor. Kırmızı bir fes ve cübbesi, detaylı işlemeleri ve zengin renkleriyle dönemin Osmanlı askeri kıyafetlerine özgü özellikleri taşıyor.

Resim, su renkli bir tarzda yapılmış olup, dönemin sanat eserlerine tipik bir örnektir. Bu tür resimler, genellikle o dönemde yaşamış önemli kişileri veya tipik Osmanlı vatandaşlarını temsil eder ve kültürel tarihi belgeleme amacı taşır.

Resmin orijinali, muhtemelen bir kağıt üzerine su renkli boya ile yapılmış ve daha sonra dijital olarak renklendirilmiş olabilir. Süvarinin üzerindeki detaylı işlemeler ve kostüm, onun yüksek rütbeli bir asker veya önemli bir zat olabileceğini düşündürmektedir.

Bu resim, İstanbul Boğazı'nın eşsiz manzaralarından birini yakalıyor. İstanbul Boğazı'nın kenarında, sakin sulara demirlemiş tekne ve yelkenlilerin önünde, yemyeşil ağaçlarla çevrili, geleneksel Osmanlı mimarisine sahip binalar yer almaktadır. Resmin sağında yükselen minare, İstanbul'un ikonik siluetinin bir parçası olan ve şehrin tarihi ile manevi atmosferini yansıtan camilere işaret etmektedir.

Resimde suyun yüzeyindeki ışık yansımaları, denizin parlak mavi tonları ve günün belirli bir anında yakalanan huzurlu atmosfer, İstanbul Boğazı'nın güzelliğini sergilemektedir.

Bu tür resimler, genellikle 19. veya 20. yüzyıl dönemlerine ait olup, İstanbul Boğazı'nın ve çevresinin tarihi ve kültürel önemini belgelerken aynı zamanda sanatçının bölgenin estetiğini ve doğal güzelliklerini nasıl gördüğünü de yansıtmaktadır.

Resimde, Mehmed V Reşad Efendi'nin (sonradan Sultan Mehmed V olarak bilinecek) Osmanlı tahtına çıkışının ilan edildiği tarihi bir an gösterilmektedir. Fransızca yazıda "S.A. Reşad Efendi'nin, Sultan ilan edilmek üzere Seraskerat'a (askeri başkumandanlık merkezine) giderken Serai-Bournou rıhtımında" ifadeleri yer almaktadır. Bu, 27 Nisan 1909 tarihinde Sultan olmadan önceki dönemi anlatmaktadır. Resim, deniz kenarındaki bir rıhtımda, gemiler ve kayıklarla çevrili yürüyen bir grup insanı gösteriyor.

Resmin arka planında Boğaz'ın ve karşı kıyının silueti yer alırken, ön planda deniz taşıtlarının yanı sıra üniformalı Osmanlı askerleri ve sivil giyimli kişiler dikkat çekmektedir. Bu görüntü, dönemin siyasi ve sosyal atmosferine ışık tutmakta ve Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerindeki önemli bir olayı belgelemektedir.

Resimde, Osmanlı Sultanı Mehmed V. Reşad'ın yatırım töreni anısına düzenlenen bir etkinlik görülmektedir. Tören için özel olarak kurulan antik bir çadır ve bu önemli olaya katılan yabancı diplomatlar yer almaktadır. Özellikle, Fransa'nın Osmanlı İmparatorluğu'ndaki elçisi Mr. Constant'ın bir diplomatl a sohbet ettiği bir an yakalanmış.

Resim, çadırın etrafında toplanmış, şık kıyafetler giymiş insanları, askeri üniformalar giymiş Osmanlı subaylarını ve tören için özel olarak süslenmiş çadırın detaylarını sergilemektedir. Resimdeki metin, etkinliğin önemini ve dönemin diplomatik ilişkilerine dair ipuçları sunmaktadır. Bu tür görüntüler, tarihi olayları ve dönemin sosyal etkinliklerini belgeleyen değerli kaynaklardır.

Resimdeki askerler, dönemin Osmanlı askeri üniformaları içerisindedir ve düzenli bir şekilde sıralanmışlar, bu da resmi bir olayın disiplin ve düzenini yansıtmaktadır. Resimdeki çadır ve süslemeler ise Osmanlı döneminin zengin görsel kültürünü ve sanatını sergilemektedir.

Bu renkli kartpostal, İstanbul'un tarihi Serasker Kulesi'ni ve önündeki kapıyı göstermektedir. "Salut de Constantinople" ifadesiyle, İstanbul'dan bir selam olarak hazırlanmış. Serasker Kulesi, Osmanlı döneminde askeri ve gözlemevi işlevleri görmüş, 19. yüzyılın önemli yapılarından biridir. Kartpostalın üzerinde yer alan "Porte et tour du Seraskierat (Stamboul)" ifadesi ise "Seraskerat Kapısı ve Kulesi (İstanbul)" anlamına gelmektedir.

Kulenin ve kapının mimari detayları dönemin Osmanlı mimarisini yansıtmakta ve çevredeki insan figürleri ile şehir yaşamının canlılığını ortaya koymaktadır. Resmin sağ tarafında, atlar ve arabalar görülmekte ki bu da dönemin ulaşım araçlarını yansıtmaktadır.

Kartpostalın genel kompozisyonu, Osmanlı İstanbul'unun atmosferini ve mimari zenginliğini yansıtmakta, tarihi dokunun yanı sıra şehrin sosyal yaşantısına da ışık tutmaktadır.

Bu su renkli tablo, İstanbul'un işgal yıllarını, özellikle 20. yüzyılın ilk çeyreğini yansıtan tarihi bir anı resmetmektedir. Tabloda, Galata Köprüsü üzerindeki hareketli bir gün betimlenmekte, farklı milletlerden işgal güçlerine ait askerler köprünün üzerinde yürümektedirler.

Arkada, Eminönü Yeni Camii'nin yükselen minareleri, şehrin sembolik yapılarından biri olarak tanıdık silueti ile göğe uzanmaktadır. Resimdeki tramvay rayları ve motorlu taşıtlar, bu dönemde İstanbul'un modernleşme sürecinde olduğunun altını çizmekte, ancak aynı zamanda savaşın getirdiği zorlukları ve kenti etkileyen dış güçlerin varlığını da gözler önüne sermektedir.

Sanatçının imzası, o dönemin sosyal ve tarihi olaylarına sanatsal bir yaklaşım getirdiğini ve şehrin o dönemdeki havasını yakalamaya çalıştığını göstermektedir.

Bu eser, İstanbul'un karmaşık tarihine derinlemesine bir bakış sunmakta ve işgal altındaki bir şehrin günlük yaşantısının bir kesitini sergilemektedir.

Resimde, 1900'lü yıllara ait İstanbul'un Üsküdar semtinden bir sokak sahnesi gösteriliyor. "Souvenir de Constantinople" yazısı, resmin İstanbul'un eski adı olan Konstantinopolis'ten bir hatıra olarak sunulduğunu belirtiyor. Resimde ayrıca "Quartier Turc et Cimetiere a Scutari" ifadesi yer alıyor ki bu, resmin Türk mahallesi ve Üsküdar'daki bir mezarlık bölgesini tasvir ettiğini işaret ediyor.

Görüntüde, tipik Osmanlı mimarisine sahip binalar ve dar bir sokak görülmektedir. Sokakta kaldırım taşları dikkat çekerken, yolun kenarlarındaki evlerin pencereleri ve kapıları dönemin mimari stilini yansıtıyor. Sokakta yürüyen veya duran insanlar olmadığı için, fotoğrafın çekildiği anın sessiz ve huzurlu bir zaman dilimini yansıttığı düşünülebilir.

Sol tarafta, yuvarlak bir yapının üst kısmı bir minare gibi görünse de, bu bir Türk mezar taşı olabilir. Bu tür mezar taşları, Osmanlı mezarlıklarında özellikle erkek mezarları için kullanılan taşlar arasındadır ve genellikle mezarın sahibinin sosyal statüsü veya mesleği hakkında bilgi verir.

Arka planda yüksek, ince yapılı ağaçlar ve bu ağaçların arasında görünen geleneksel Osmanlı evleri göze çarpmaktadır. Bu tür manzaralar, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde ve erken Cumhuriyet döneminde İstanbul'un pek çok mahallesinde yaygındı.

Resim eski bir kartpostal formatında olduğu için, o dönemdeki insanların bu tür görüntüleri hatıra olarak sakladıkları veya sevdikleri kişilere gönderdikleri anlaşılıyor. Bu tür görseller, şehrin tarihi ve kültürel dokusuna dair önemli bilgiler sunarak, günümüzdeki izleyicilere dönemin yaşam tarzı ve şehir manzarası hakkında fikir verir.

Son Osmanlı İmparatoru sıfatına sahip olan VI. Mehmed Han, daha bilinir adıyla Sultan Vahdettin'ine ait bir fotoğraf.

Osmanlı Dönemi Bir Kabristan Fotoğrafı - Hangi kabristan olduğuna dair bilgimiz bulunmamaktadır.

Avusturya-Macaristan İmparatoru I. Karl ve eşi İmparatoriçe Zita’nın, 19-21 Mayıs 1918 tarihleri arasında gerçekleştirdikleri İstanbul ziyaretinde çekilmiş bir fotoğraf.

I. Karl’ın yanında Sultan V. Mehmed Reşad, hemen arkalarında Enver Paşa, İmparatoriçe Zita ve Veliaht Vahideddin Efendi.

Kendisini tahta çıkartan ve bu suretle nüfuz elde edip padişahı vesayet altında bırakma tazyikinden dolayı Yeniçeri Ocağını, Rumeli akıncıları ve beylerinin desteği ile lağvetmeyi tasavvur eden fakat düşüncesinin deşifre olması sonrası bundan vazgeçen ilk padişah II. Bayezid'dir.

Cem Sultan'a ait bir minyatür.

"Belaya müptela olduk Rodos'un hilesin anma
Bu derde çare bulmaz İseviden bin talep ancak"

Galata Köprüsünde Günlük Yaşam'dan kesitler

Sultan Abdülhamid döneminde yapımı tamamlanan Hamidiye Kruvazörü'nün denize indirilme merasimi.

Nikahsız olup, yasak edilmesine rağmen dere kenarında şarap soğutan çiftin Yeniçeriler tarafından yakalanıp derdest edilmeleri.

I. Ahmed Albümü, TSMK, nr. 408, v.20b

19. yüzyılda Galata Kulesi ve iç görünümü.

Osmanlı Yatak Örtüsü, 19. yüzyıl

Bugün Sırbistan başkenti olan Belgrad'in, Osmanlı dönemine ait bir çizimi. 17. yüzyıl