Göktürk yazısı ve dili

Orhun alfabesi, eski Türk damgalarındaki şekillerle ve Türkçe kelimelerin anlamlarına uygun olarak icat edilmiş ilk Türk yazısıdır.

Göktürk yazısı ve dili

 

Göktürk yazısı ve dili hakkında bilgiler vermek ve farkındalık yaratmak için bu kısa yazıyı oluşturmak istedik. Okunması temennisiyle

Göktürk yazısı ve dili

Orhun alfabesi, eski Türk damgalarındaki şekillerle ve Türkçe kelimelerin anlamlarına uygun olarak icat edilmiş ilk Türk yazısıdır.

725-735 yılları arasında dikilen Orhun anıtlarındaki yazı, bilinen ilk Türk alfabesiyle yazılmıştır. Bu işlek yazının Türkler tarafından çok eski zamandan beri kullanıldığı anlaşılıyor, fakat ne kadar eski olduğu bilinemiyordu. 1970 yılında Esik kurganından çıkarılan gümüş bir tabağın üzerinde bulunan iki satırlık yazının Türkçe ve Orhun harfleriyle yazılmış olduğu görüldü ve Türklerin bu yazıyı M.Ö. 5. yüzyıldan beri kullandıkları anlaşıldı.

Orhun yazısı Türklerin kendi yazısıdır. Hiç bir milletten alınmamış, eski Türk damgalarındaki şekillerle ve Türkçe kelimelerin anlamına uygun olarak icat edilmiştir.

Göktürklerden önceki döneme ait Yenisey yazıları ve onlardan yüzlerceyıl öncesine ait “Altın Elbiseli Adam” devrinin yazıları aynı harflerle yazılmıştır. Yalnız, bu alfabenin harfleri Göktürkler zamanında azaltılmış, harf yazılışı kolaylaştırılmış, bazı sesler birleştirilmiş, ama alfabenin esası bozulmamıştır. Bugün “Göktürk Alfabesi” ya da “Orhun Alfabesi” olarak bilinen bu yazının gerçekte Göktürklerden 1300 yıl kadar önce yaşamış Türkler tarafından da kullanıldığını artık biliyoruz. Türklerin öz yazısı, millî yazısı budur. Daha sonra kullanılan Uygur yazısı Sağa asıllıdır. Uygurların maniheizmi benimsemeleri üzerine alınmıştır.

Göktürk alfabesi 38 harflidir. Bunun 4’ü vokal işareti yani sesli harf, 34’ü ise sessiz harflerdir. Hem seslilerin hem sessizlerin kalın ya da ince okunmalarını sağlayan farklılıklar, birleşik ve çift sesli konsonantlar bellidir.

Göktürk yazısında harfler birbirine birleştirilmez. Kelimeler birbirinden üst üste konmuş iki nokta ile ayrılır. Yazı sağdan sola, istenirse yukarıdan aşağıya yazılır. Orhun anıtlarında satırlar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru istif edilmiştir.

Göktürkçe sayılar

Göktürklerde (ve daha önceki Türklerde) sayı adları bugünkü gibiydi, yalnız telâffuz değişikti: Tört-dört, biş-beş, yeti-yedi, tokuzdokuz… gibi. Bir haneliler gibi on’ lu haneliler de bugünkü gibi söyleniyordu: On-on, yigirmi-yirmi, otız-otuz, kırık-kırk… gibi.

Fakat, on’dan sonra gelen ondalılar arasındaki sayıların söylenişi bugünküne göre farklıydı. Meselâ 23’ü ifade etmek için “Üç-otız” deniyordu. Bunun mantığı 20’ye, 20 ile 30 arasındaki basamaktan 3 ’ün eklenmesi) idi. Buna göre: Üç yirmi-13, yedi yirmi-17, sekiz yirmi-onsekiz, beş otuz-25, yedi otuz-27… oluyordu. Bazen sayılar ondalı kümeden sonra (artuk-artı), kelimesi eklenerek de ifade ediliyordu. Yigirmi artuk biş (yirmi artı beş-25), Otız artuk bir (otuz artı 1-31), Otuz artuk tört (30 artı 4-34), Kırk artuk yeti (40 artı 7-47)… gibi.

Zamanla artuk (artık-artı) kelimesinin ilâvesiyle saymak yaygınlaştı. Yüzyıllar içinde bu (artı) kelimesi de kalktı ve bugünkü sayma şekline ulaştık.

Göktürk dili

Göktürkierin konuştuğu Türkçe, kendilerinden yüzlerce yıl önce ve yüzlerce yıl sonra konuşulan Türkçeden pek farklı değildir. MÖ. 5. yüzyıla ait Esik kurganında bulunan yazının harfleri gibi kelimeleri de Göktürkçe idi. Göktürklerden yüzlerce yıl sonra, meselâ Uygurlar (11. y.y.) döneminde kaleme alınmış destanlarda,Kutadgu Bilig,Divan-D Lügati’t- Türk gibi klasiklerde kullanılan Türkçe de çok farklı değildir. Göktürkçeye bir örnek göstermek için, Bilge Kağan anıtındaki bir cümleyi aynen verelim:

Göktürkçe:
“… Tokuz Oğuz mening budunum erti. Tengri, yir bulgakın üçün, ödinge küni degdük üçün, yağı boldı. Bir yılka tört yoiı süngüştüm…”

Bugünkü söyleyişe birinci yaklaşım:
“Dokuz-Oğuz benim budunum idi. Gök, yer bulandığı için, ödüne küni değdüğü içün, yağı oldu. Bir yılda dört yol süngüleştim…”

Bugünkü söyleyiş:
“…Dokuz-Oğuz benim milletim idi. Gök ve yer bulandığı için (göğü yeri göremediği için), ödüne kıskançlık değdiği için, düşman oldu. Bir yılda dört defa süngüleştim…”

What do you think?

Orhun Anıtları

Attilanın Ölümü