İkinci Göktürk İmparatorluğu

Yukarıda mavi gök çökmedikçe, aşağıda kara toprak yarılmadıkça, senin ilini ve töreni kimse bozamaz.

Bu yazıda, Türk Devletleri arasında en önemli yerlerden birine sahip olan İkinci Göktürk İmparatorluğu ve büyük başbuğları anlatılmaktadır.

Yukarıda mavi gök çökmedikçe, aşağıda kara toprak yarılmadıkça, senin ilini ve töreni kimse bozamazdı… Ama sen düşmanın armağanlarına kandın; bölücülere, fesatçılara kandın; seni kurtaran atalarına isyan ettin! Yurdu böldün ve öldün!..

Bilge Kağan

İkinci Göktürk İmparatorluğu

Birinci Göktürk İmparatorluğu yıkıldıktan sonra bazı Türk boyları (Oğuzlar, Kırgızlar, Türgişler vb.) bağımsızlıklarını koruyorlardı. Ama küçük devletçikler halinde oldukları için dağılan Göktürk imparatorluğu’nun yerini alacak, Çinlilerin eline esir düşmüş Göktürklere sahip çıkacak güçte değillerdi.

Göktürkler 50 yıl süren Çin esaretinden kurtulmak için yılmadan çalıştılar. Yukarıda anlattığımız Kür-Şad ihtilâline benzer hareketlerde bulunarak destanlar yazdılar. 679 yılında Nişufu’nun başkanlığında ayaklanmak isteyen bir avuç Türk başarılı olamadı ve Çinliler Nişufu’nun başını kesip Çin başkentinde teşhir ettiler. Onun hemen ardından Aşına soyundan olan Funien harekete geçti, fakat o da kalabalık Çin ordusuna yenildi ve 53 arkadaşı ile birlikte Lo-Yang çarşısında idam edildi.

Ama, artık hürriyet meşalesi tutuşmuştu ve kahraman, akıllı liderler tükenmiş değildi. Bu liderlerden biri, yine Aşına soyundan olan Kutlug idi.

Kutlug, 680 yılında, Kuzey Çin’de, bağımsızlık için gizli bir teşkilât kurdu. Göktürk ileri gelenlerine ve halka gizli haberler ulaştırarak onları kutsal göreve çağırdı. Kısa zamanda, genç-yaşlı 5000 kişi topladı. Bunların arasında ünlü bilge Tonyukuk da vardı. Hem asker, hem idareci olan cesur, bilge Tonyukuk ile Kutlug, şaşırtıcı taktikler uyguladılar. Ard arda başarılı baskınlar yaptılar. Bu baskınların ilk amacı, silâh, at ve büyümekte olan savaş birliğini beslemek için koyun, darı gibi yiyecek temin etmek idi. İlk baskınlarda 30 bin at, çok sayıda koyun ve deve elde ettiler. Ok ve kılıç imalatını arttırdılar. Demircilik ve silâhçılık onların ata sanatı idi.

Kutlug’un kurduğu teşkilâta koşup gelenler çoğalıyor, savaş birliği süratle büyüyordu. Çin birliklerinden uzakta, Gobi Çölü ile Orhun Irmağı arasındaki bölgede üslenip hazırlıklarını sürdürdüler ve bu bölgeyi kontrol altına aldılar. Çogay’ın kuzey orman larını yazlık merkez, Karakurum’u ise kışlık merkez yapmışlardı. Asıl hedefleri kutlu başkent Ötüken idi.

Kutlu şehir Ötüken yeniden başkent oluyor

Ötüken, ılık iklimli, bereketli toprakları olan, savunması kolay, buna karşılık etrafa akınlar yapmaya da elverişli bir bölgeydi. Fakat, Selenga Irmağı boylarındaki Oğuz Türkleri’nin hedefi de Ötüken bölgesine tam hâkim olmak idi ve Kutlug’u durdurmak için Kitanlarla, Çinlilerle anlaşmaya yanaşacaklardı. Bunu anlayan Kutlug ve Tonyukuk, daha fazla gecikmemeye karar verdiler ve derhal harekete geçerek “İnekler Gölü” civarında Oğuzlarla çarpıştılar. Oğuzların lideri saf dışı edilince, bu Türkler de Kutlug’un etrafında toplandı ve böylece Ötüken tekrar Türk devletinin başkenti oldu.

Şimdi, yeniden bağımsızlığına kavuşan körpe Göktürk devletinin, Çin’in saldırılarına karşı tedbirli olması gerekiyordu. Çin’in hazırlık yapmasına fırsat bırakmamak, hâlâ Çin esiri olan Türkleri bir an önce kurtarmak lâzımdı. Baskınların başarıya ulaşmasını esir Türkler de kolaylaştıracaktı. Ayrıca, körpe Türk devletinin yiyecek, giyecek ve at gibi şeylere ihtiyacı çoktu ve bunu Çin’den temin edebilirlerdi.

Kutlug, Tonyukuk’un da tavsiyesi ile şimdi kağan ilân edilmiş ve “İlteriş” (ili kurtaran, derleyip toparlayan) ünvanını almıştı. Artık bu ünvanla anılacaktı…

İlteriş ve Tonyukuk, Kuzey Çin’e, özellikle büyük şeddin hemen güneyindeki bölgelere ard arda baskınlar düzenlediler. 682’de 8 defa, 683’te 10 defa, 684’de 6 defa, 685’te 2 defa, 686’da 11 defa, 687’de 9 defa büyük akınlar yaparak Çin’e göz açtırmadılar. Her baskında bir kısım Türk kurtarılıyor, ganimet alınıyor, Çin birlikleri dağıtılıyordu. Son baskınlarda Çin birlikleri ve ünlü kumandanlar yenilerek orduları dağıtıldı.

Artık Göktürk devleti güçlenmiş ve İkinci Göktürk İmparatorluğu olmuştu ve Çin tehlikesi ortadan kaldırılmış görünüyordu. İlteriş Kağan teşkilâtlanmaya önem verdi. Kardeşi Kapgan’ı ‘şad’, öteki kardeşi Tosifu’yu ‘yabgu’ tayin etti. Kutlug İlteriş Kağan’ın baştan beri en büyük yardımcısı olan Tonyukuk ise ‘aygucu’ yani başdanışman, başvezir oldu. Ordunun ve diplomasi işinin düzenlenmesini o üstleniyordu.

İlteriş Kağan, ili ve halkı töreye, huzura kavuşturmuş, altın kurt başlı tuğunun altında milleti birleştirmişti. “İlteriş” ünvanını tam olarak haketmişti. 692 yılında eceliyle ve huzur içinde öldü.

Tonyukuk gibi bilicisi olan kağanlar yenilmez

İlteriş Kağan öldüğü zaman büyük oğlu Bilge 8, küçük oğlu Kül Tegin (Gültekin) 7 yaşında idiler. Onun için kağanlık, İlteriş’in 27 yaşındaki kardeşi Kapgan Kağan’a verildi. Kapgan Kağan ağabeyi İlteriş Kağan’ın siyasetini aynen yürüttü. Aygucu (başdanışmanı) yine Tonyukuk idi. Tonyukuk’un şaşmayan ilk hedefi, Çin’de dağınık halde yaşayan Türkleri anavatan Ötüken’e çekmek, Türk ülkesinde askerî ve ekonomik gücü arttırmak, bütün Asya Türklerini birleştirmek idi. Buna engel olmak isteyecek Çin’e bu fırsat verilmeyecekti. Bütün Türkler birleştiği zaman onları ne Çin ne de başka bir devlet yenebilirdi.

Türk birliğinin gerçekleşmesini önlemeye çalışan Çin’den sonra en büyük güç, Kitanlar idi. Kapgan Kağan Kitanlarla Çin’in arasını açtı. Kitanların Çin’i yenmeleri halinde güçlerinin çok artacağını düşündüğü için 696 yılında hücuma geçerek onları çok ağır bir yenilgiye uğrattı. O sırada Çin tahtında imparatoriçe Vu bulunuyordu. Kapgan Kağan, Çin düşmanı Kitanları yenerek onları korumuş olduğunu söyledi ve imparatoriçeden bunun karşılığı olarak şu dileklerinin yerine getirilmesini istedi:

  1. Çin, topraklarında oturan bütün Türkler bekletilmeden anavatan Ötüken’e gönderilecektir,
  2. Çin, 3000 adet tarım âleti, 1250 ton tohumluk darı, 10 bin librelik demir verecektir.

Çin imparatoriçesi bu istekleri kabul etmek zorunda kaldı. Türkler anavatana gönderildi ve öteki şartlar da yerine getirildi. Çin, böylece savaşı önlemiş oluyordu.

Kapgan Kağan Çin tahtına dilediğini getiriyor

Bütün Asya Türklerinin birleşmesi hâlâ gerçekleşmemişti. Özbe öz Türk olan bazı boylar, meselâ Kırgızlar, Türgişler vb. tâbi olmak istemiyorlardı. Bunun için Çin ile anlaşmaya bile yanaşıyorlardı. Kapgan Kağan ve Tonyukuk ise “birlik” emelinden vazgeçmediler ve baskınlarla, açık savaşlarla, sonunda âsi başbuğları safdışı bırakarak bütün Türkleri aynı tuğ altında topladılar.

Kapgan Kağan, çok nüfuslu, çok topraklı Çin’in her zaman bir tehlike olduğunu biliyordu. Onun için Çin sarayını içten denetlemek istedi. Bu maksatla kızını Tang sülâlesinden bir prensle evlendirmek istediğini bildirdi. Onun kızı ile evlenecek prensin Çin hakanı ilân edileceği belliydi. Ama, cariyelikten gelme imparatoriçe Vu, Kapgan Kağan’ın kızını kendi oğluna almak istedi. Buna çok kızan Kapgan Kağan, imparatoriçeyi tahttan indirdiğini, yanında bulunan Çin elçilik heyetinden bir generali Çin hakanı yaptığını ilân etti. Bir yandan da ordularını toplayıp Çin’e saldırdı. Bütün Çin kuvvetlerini darmadağın ederek büyük bir zafer kazandı.

Şimdi İkinci Göktürk imparatorluğu Büyük Okyanus’a (Peçili Körfezi’ne) ulaşmış, Çin’i iyice zayıflatmıştı. Artık batıya yönelebilirdi.

Bu sırada ilteriş Kağan’ın çocukları Bilge ve Kül Tegin büyümüş, orduda yüksek rütbelerle görev almış, tecrübelerini arttırmışlardı. Batı seferlerini yöneten Tonyukuk’un en büyük yardımcıları onlardı. Tonyukuk ve bu iki kardeş Türk boylarını kısa zamanda itaat altına almış, kendi tuğları altında toplamışlardı. Beride, Kapgan Kağan da aynı amaçla seferler düzenledi. Devlet içinde büyük kütleyi oluşturan Oğuzlar, hanedan kurmak istedikleri için isyan etmekten geri kalmıyorlardı. Kapgan Kağan’ın son yaptığı seferde onlar da itaat altına alındı.

Fakat, Kapgan Kağan bu savaştan dönerken, 716 yılında, Çinlilerin kışkırttığı Bayırku’ların pususuna düşürüldü ve öldürüldü.

Bundan sonra Kapgan Kağan’ın oğlu İnal Bögü onun yerini aldı. Fakat inal Bögü, babası ve amcası gibi değildi. Hakanlıkta başgösteren huzursuzluğu ve hoşnutsuzluğu gideremedi.

BİLGE KAĞAN – KÜL TEGİN – TONYUKUK

Kapgan Kağan’ın son yıllarında olduğu gibi İnal Bögü zamanında da Bilge ve kardeşi Kül Tegin, devletin en ağır işlerini yüklenmiş, bastırılması en güç olan Oğuz Türkleri’nin isyanını defalarca sefer açarak onlar bastırmış, Çin’in kuvvetli ordusunu yenmede de onların rolü büyük olmuştu. Kapgan Kağan, savaş halinde bulunduğu Soğdları destekleyen Çin’e savaş açtığı zaman bu sefere Bilge ve Kül Tegin de katılmışlardı. 50 bin kişilik Çin ordusu mağlup edilmiş, bu ordunun generali Ong, o zaman henüz 16 yaşında olan Kül Tegin tarafından elinde silâhı ile yakalanarak Kapgan Kağan’a teslim edilmişti. Sayısız başarıları ve güzel davranışları ile iki kardeş halkın gözdesi idiler.

İnal Bögü’nün gerekli disiplin ve huzuru sağlayamaması, devletin gittikçe zayıflar olması karşısında, halk ve beyler meclisi onun “Tanrıkut” vasfını yitirdiğine, yani Tanrı tarafından hakanlık vasfının geri alındığına inanmaya başladılar ve hakanlıktan çekilmesini istediler. Fakat inal Bögü direndi. Bunun üzerine iki kardeş, Bilge ve Kül Tegin, bir
darbe planı hazırladılar. Bu planı Kül Tegin başarı ile uygulayarak inal Bögü ve taraftarlarını safdışı bıraktı.

Bilge, kardeşi Kül Tegin’in ısrarı ile Kağan oldu. Böylece yönetimi ele alan iki kardeş, bir süredir Yüksek Mahkeme üyesi olarak görev yapan tecrübeli Bilge Tonyukuk’u tekrar Aygucu (başvezir) yaptılar.

İki kardeş ve Aygucu Tonyukuk, bilgi, tecrübe ve cesaretle, tam bir uyum içinde çalıştılar. Devleti süratle ve her bakımdan kalkındırdılar. iki kardeş ve Tonyukuk’un birliği, milletin ve ülkenin dirliği olmuştu. Türk tarihinde hakan oğulları arasında ne zaman birlik olmuşsa, devlet, gücüne erişilmez bir imparatorluk haline gelmiştir.

Bilge, Kül Tegin ve Tonyukuk, bütün fırsatları değerlendirerek, en akıllı taktikleri uygulayarak, gereğinde akrabalık bağlarından yararlanarak ya da zor kullanarak, bütün Türk boylarını birleştirdiler. Güçlü büyük devletlere, bu arada en büyük ve tehlikeli düşman olan Çinlilere baş eğdirdiler. Devleti ekonomik ve askerî güç bakımından en yüksek derecesine ulaştırdılar. Bengütaşlarda (Orhun Anıtlarında) göreceğimiz gibi, kültür bakımından da çok ilerlediler. İmparatorluğun sınırları doğuda Sarı Deniz’e, batıda Hazar Denizi’ne ve Kırım’ ın batısına, kuzeyde 46. kuzey enlemine ve güneyde Keşmir’e kadar uzanıyordu.

Çin sarayında korku

Çin kayıtlarından öğrendiğimize göre, 725 yılında, Çin sarayında, İmparator Hüantsung’un başkanlığında yapılan bir toplantıda, Göktürkler için şöyle konuşuluyordu: “Bu Göktürklerin ne zaman ne yapacakları bilinmez… Bilge Kağan iyi bir hükümdardır. O, Türkleri Türkler de, onu çok seviyor. Kardeşi Kül Tegin, harp sanatının büyük ustasıdır ve ona karşı koyacak bir kuvvet çok güç bulunur. Aygucuları Tonyukuk ise çok bilgedir, sözü çok geçer, niyetleri, kurnazlığı da çoktur… İşte şimdi bu üçü, tam bir fikir birliği, anlayış birliği içinde bir arada bulunuyorlar…”

Adları ve yaptıkları bengütaşlara yazılarak gelecek nesillere tanıtılan üç Türk büyüğü hayatta iken, dirlik düzenlik hiç bozulmadı. Ulu Aygucu Tonyukuk, Göktürklerin bağımsızlık savaşından başlayarak ölünceye kadar tam 46 yıl Türk milletine hizmet etti. En büyük emeli Büyük Türk Birliğinin kurulmasıydı ve bunu başardı. Onun için günümüzün Batılı tarihçileri ona “Türklerin Bismarck’ı” diyorlar. Göktürk Hakanlığının ordusunu, adliyesini düzenleyen Tonyukuk’un ölüm yılı tam olarak bilinmiyor. Fakat 725’ten sonra ve 731’den önce bir tarih e öldüğü anlaşılıyor.

Onun anısına Orhun’un doğusunda dikilen bengütaştaki kitabe, Türk edebiyatının en eski uzun metinlerinden biridir. Bu kitabe hem bir tarih kaynağı, hem de en eski Türkçe’nin sade bir örneğidir.

İkinci Göktürk İmparatorluğu – Kül Tegin uçmağa vardı

Tonyukuk’tan kısa bir süre sonra, 731 yılında Kül Tegin de öldü. Öldüğü zaman 47 yaşında idi. Ağabeyi Bilge Kağan tarafından onun adına dikilen bengütaşta, milletin gönlünde taht kuran bu teginin kahramanlıkları bir bir ve ağabeyi Bilge Kağan’ın ağzından anlatılır. Onun ölümü başta Bilge Kağan olmak üzere bütün milleti mateme boğdu. Bilge Kağan şöyle diyor:
“…Kişi oğlu ölmek için yaratıjmıştır ama, onun ölümü bizi o kadar üzdü, o kadar ağlattı ki, gözden yaş, gönülden feryat gelerek yanıp yıkıldık… Görür gözüm görmez oldu, bilir bilgim bilmez oldu. Ağlamaktan milletimin gözü kapanacak diye korktum…”

Kül Tegin için Bilge Kağan’ın sözlerini, onun ağzından bengütaşa yazan atabeyi prens Yollıg Tekin’dir. Bu kitabe, Türk hitabet sanatının eşsiz örneklerinden biridir. 1 Kasım 731 tarihinde yapılan büyük cenaze törenine, Çin’den İran’a kadar birçok devlet, temsilci heyet gönderdi.

İkinci Göktürk İmparatorluğu – Bilge Kağan’da uçuyor

Bilge Kağan, 25 Kasım 734 günü, vaktiyle iş başından uzaklaştırdığı nazırlardan biri olan Buyruk Çor tarafından zehirlenerek öldürüldü. Öldüğü sırada 50 yaşında idi. 19 yıl şad, 19 yıl kağan olarak Türk milletine hizmet etmişti. Bu ölüm bütün Türk milletini mateme boğdu ve çok sarstı. Onun için dikilen anıttaki yazıları da Yollıg Tekin yazdı. Büyük anıt-kabirin yapılması ve hitabelerin yazılması aylar sürdüğü için resmî cenaze töreni (yoğ töreni) 22 Haziran 735 günü yapıldı. Pek çok ülke temsilciler gönderdi.

Güneş batıyor… yine doğacak

Bilge Kağan’ın ölümünden sonra yerine sırası ile Türk Bilge Kağan ve Tengri Han geçtiler. Fakat bunlar çok gençti ve devlet idaresi, ünlü Tonyukuk’un kızı olan annelerinin elindeydi. Orhun Bu durum Türk boylarının başbuğları arasında hakanlık için rekabetin ve mücadelenin doğmasına sebep oldu. Bütün düşmanların beklediği de bu idi. Basmıllar, Karluklar ve Uygurlar birleşerek, Aşına ailesinden gelen Basmıl başbuğunu hakan ilân ettiler. Fakat bir süre sonra o da safdışı bırakıldı ve yerine Uygur Başbuğu Kutlug Bilge Kül getirildi.

Böylece hanedan değişmiş oluyordu. Artık Göktürk Devleti’nin yerini Uygur Devleti alacaktı. Göktürk’ün ünlü aileleri ve Tonyukuk soyundan gelen bazı yöneticiler Uygurlar çağında da görev aldılar. Fakat imparatorluk bölünmüş, bazı Türk boyları, hakanlık mücadelesi sırasında ve sonunda merkezden ayrılarak bağımsızlıklarını ilân etmişlerdi (745).

What do you think?

Uygur Devleti

Birinci Göktürk İmparatorluğu