Kuman – Kıpçak Türkleri

Orta Asya’dan gelip Mısır ve Suriye’de Memlûk Devleti’ni kuranlar Kıpçak Türkleridir

Kuman - Kıpçak Türkleri

Kuman – Kıpçak Türkleri Orta Asya’dan gelip Mısır ve Suriye’de Memlûk Devleti’ni kurmuşlar ve Avrupa’ya göç dalgalarını gerçekleştirmişlerdir

Kuman – Kıpçak Türkleri

Türklerin Orta Asya’dan Doğu Avrupa’ya yaptıkları son büyük göç dalgalarını Peçenek ve Uzlardan sonra Kuman ve Kıpçak Türkleri gerçekleştirdi.

Kumanlar, Türklerin en doğuda yerleşen boylarından biri iken, zaman içinde batıya doğru kayarak 1080’lerde Balkaş Gölü ve Talas Irmağı ile Tuna Nehri’nin ağzına kadar yayıldılar. Önceki bölümde anlattığımız gibi Bizans’ın vaadlerine kanarak Peçenekleri ortadan kaldırdılar. Peçenekleri yendikten sonra bir kısmı Macaristan’a girdi ve Hıristiyanlığı kabul ederek onlarla karıştı. Daha doğuda ise, Rus knezleri aralarında birleşerek Kumanları ağır yenilgiye uğrattılar. Dağılıp tamamen Hıristiyanlaşmak üzere idiler ki, son büyük göç dalgasını oluşturan Kıpçaklar, Yayık ve İtil ırmaklarını geçip, Doğu Avrupa’ya girdiler, Kumanlarla birleşip karışarak ve yüzyıllardan beri Türk göçlerine yol olmuş bölgelerde kalan Türkleri toplayarak kuvvetli bir devlet kurdular.

Kıpçak Türklerinin gelişinden sonra Ukrayna ve doğusundaki ovalara “Deşt-i Kıpçak” yani “Kıpçak Bozkırı” denildi. Daha önce bölgeye gelen Türklerle ve daha çok Kumanlarla karışan Kıpçaklar, tarihimizde genellikle “Kuman – Kıpçak” bileşik ismiyle anılırlar.

Kıpçaklar 1203 yılında Kief şehrini zaptettiler ve oradan Galiçya’ya kadar ilerleyerek Macarları Karpatlar’a doğru ittiler. Fakat 1223’te Cengiz Han’ ın orduları Doğu Avrupa’da hem Rusları, hem Kıpçakları yenerek onların hâkimiyetine son verdi.

Din değiştirenler eriyor

Kuman – Kıpçaklar, o devre göre nüfusları çok olmasına rağmen uzun ömürlü, dağılmayacak bir Türk devleti kuramadılar. Bunun birinci sebebi, başlarında bulunan başbuğların Büyük Türk Hakanlığı hanedanından olmayışı, bu yüzden baş olma mücadelesinin sürekliliği ve bu başların Rus, Ukran, Macar, Bulgar, Romen, Gürcü gibi prensliklerle evlenme yoluyla karışması, iç içe girmesi ve en, önemlisi de kısım kısım Hıristiyanlaşması idi. Yabancı prensliklerle karışmaları halinde baş oluyor, kral oluyor, fakat Hıristiyanlaştıkları için, dillerini daha uzun bir süre korusalar da, zamanla eriyip gidiyorlardı.

Devlet olarak varlıklarını koruyamamış ve din değiştirenler erimiş olsalar bile, hem bunlar, hem Müslüman kalan Kıpçaklar dil ve geleneklerini bulundukları yere kendilerinden evvel ve sonra gelen Türklerle kaynaşarak Kıpçak Türkçesini ve kültürünü yaşatmış, değerli, İlmî ve edebî eserler meydana getirmişlerdir.

Romen Devleti’ni Kıpçaklar kurdu

Kuman – Kıpçaklar, Rusların Karadeniz’e inmelerini, Balkanlar’a sarkmalarını önlemiş, geniş Kıpçak bozkırında olduğu gibi, Balkanlar’da da Kıpçak kültürünü hâkim kılmışlardır. Doğu Avrupa’ya daha sonra Cengiz Han’ın kuvvetleriyle gelen Moğollar azınlıktaydı. Türkler içindeki oranları en çok yüzde yirmi beşi geçmiyordu. Bunlar da kısa zamanda Türkleştiler. Büyük Türk kütlelerini yönetmek için kurulan hanlıkların başına Cengiz soyundan bir başbuğ han oluyordu ama, büyük kütle Kuman – Kıpçak olduğu için, Kıpçak dili ve kültürü olduğu gibi devam ediyordu. Kasım Hanlığı, Kazan Hanlığı, Kırım Hanlığı, Özbek Hanlığı gibi hanlıklarda asıl kütle “Hazar- Kıpçak-Uz” olduğu için, hele bunlar Müslüman da olduğu için, dil birliği, din birliği korunmuştu.

Fakat, yukarıda da belirttiğimiz gibi, Kuman – Kıpçaklar Baikanlar’a, Macaristan, Lehistan ve Avusturya’ya dağılmışlardı. Buralarda kurdukları devletlerin ya da hâkimiyetlerine aldıkları devletlerin başına geçmişlerdi. Hıristiyanlaştıkları için zamanla örf ve âdet değiştirmişlerdi ama bugün hâlâ mevcut olan damgalarını, kültür izlerini bırakmışlardır.

Kumanlar 1330’larda Romen devletinin kurulmasını sağlamış ve bu devletin başına “Basar Aba” adlı Türk başbuğu geçmişti. Bugünkü Basarabya’nın ismi ondan kalmadır. 14. yüzyılda kurulan küçük Dobruca Devleti’nin kurucusu da Kıpçaklar idi. Dobruca ismi Kuman-Kıpçak başbuğu Balık’ın oğlu Dobrotiç ya da Dobriç’ten gelir. Bugün Romanya’da yaşayan, hâlâ ana dillerini yani Türkçe’yi konuşan Gagauz’lar da Hristiyanlaşmış Uz’lardan başkası değildir. (Gagauz=Kara Uz).

15-16. yüzyıllarda yaşayan Romen devlet adamlarının adları hep Türkçe idi: Akbaş, Akkuş, Barak, Bars, Baybars, Kazan, Ötemiş, Berkiş, Bilik, Kara, Buğa, Çolpan, Toluntay, Payandur, Tuttarkan (Tutrakan)… vb. Bugün Balkanlar’da, Lehistan’da birçok yer adı Kuman-Kıpçak’lardan kalan hatıralardır.

Kuman – Kıpçak Türkleri – Suriye ve Mısır’da

Kıpçakların büyük bir bölümünün Müslüman olarak varlıklarını koruduklarını söylemiştik. Bunların bir kısmı bugün Özbekler, Kırgızlar, Başkurtlar ve Nogaylarla beraberdir.

Devlet olarak varlıklarını yitirdikten sonra Kıpçak bozkırlarında (Deşt-i Kıpçak’ta) Kıpçakların hayat şartları zorlaştı. Bir yandan kıtlık, bir yandan hayvan hastalıkları salgını onları güç durumda bıraktı. Bu durumda Kıpçaklar bir Slav geleneğini benimsediler. Bu, gürbüz erkek çocuklarını para karşılığında ve asker olmaları için başka ülkelere göndermek veya vermek geleneği idi. O sırada ücretli askere en çok ihtiyacı olan Müslüman devlet Mısır’daki Eyyubîler Devleti idi. Eyyûbî Devleti, Kıpçak bozkırlarından gelen Kıpçak, Oğuz, Çerkeş gençlerini memnuniyetle kabul ediyor, onları özel kışlalarda eğitiyordu. Ayrıca kalabalık Kıpçak göçmen kafilelerini de kabul etti.

İşte bu şekilde Mısır’da sayıları gittikçe artan, para ile satın alındıkları için başlangıçta köle durumunda bulunan Türkler, kısa zamanda hâkim duruma geçtiler. Orduda ve idarede önemli mevkiler aldılar. Nihayet 1250 yılında Kıpçak Türk’ü İzzeddin Aybeg, Eyyûbîlerin sultanı oldu. Böylece Memlûk Türk Devleti de kurulmuş oluyordu. Bundan sonra bu Türk Devleti başka bir Türk unsuru olan OsmanlIlar gelinceye kadar (1517’ye kadar) hâkimiyetini devam ettirdi.

Memlûk Türk Devleti, Sultan Kotuz ve Sultan Baybars zamanlarında çok güçlendi ve İslâm hilâfeti yine eski kudretine ulaştırıldı. Moğollar Suriye’den uzaklaştırıldı. Baybars’tan sonra sultan olan Kalavun da Kıpçak idi. Kalavun, Orta Asya’daki soydaşları ile bağlarını kuvvetlendirdi. Daha sonra sultanlık, Kıpçaklarla beraber ve aynı statü içinde gelen Çerkeş kölemenlerine geçti ve 1290-1382’ye kadar devam etti. Sonra yine Kıpçaklar geldi. Yavuz Sultan Selim 1517’de Mısır’ı aldığı zaman Memlûk Devletinin sultanı II. Tomanbay idi.

Memlûkler döneminde Mısır’da, yerli halk dışında umumî dil Türkçe idi. Ülkeye Türk kültürü hâkimdi. Devletin adı da “Ed-Devlet’üt- Türkiya” yani “Türk devleti” olarak anılıyordu.

What do you think?

Peçenekler

İtil Bulgarları