Orhun Anıtları

Yüzyılların ötesinde Türk tarihine ışık tutan ilk Türkçe metinler

Orhun Anıtları

Orhun Anıtları, yüzyılların ötesinde Türk tarihine ışık tutan, ataların sesini duyuran, vasiyetlerini ulaştıran “Bengütaşlar” Türk kelimesinin milletimiz adı olarak geçtiği ilk Türkçe metinlerdir.

Orhun Anıtları

Orhun Abideleri, Göktürk imparatorluğu’nun ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma bengütaşlar (Türk ulularının sözlerini ebedileştiren dikili taşlar)dır. Bengütaşlar, hem maddî hem manevî bakımdan Türk tarihinin en değerli anıtlarıdır. Bu anıtlardaki yazılar “Türk” kelimesinin, Türk milletinin âdının geçtiği ilk Türkçe metindir. Türk edebiyatının ilk şaheseri, Türk yazı dilinin ilk fakat çok işlek bir örneğidir. Şüphesiz daha önceljldevirlerden kalma Türkçe metinler ve hitabeler de vardır. Fakat Orhun Anıtları ve bu anıtlardaki yazılar her bakımdan bir şaheserdir.

Orhun Anıtları büyük Türk tarihinin bir dönemini en gerçek, en yalın ve en uyarıcı şekilde anlatan belgelerdir. Bu anıtlar, yalnız Göktürkler dönemini anlatmakla kalmıyor, genel olarak Türk milletinin karakterini, askerî dehâsını, töresini, yüksek kültür ve medeniyetini ve millet severliğini de yansıtıyor. Bu anıtlar, Türk kağanlarının Türk milletine hesap vermesi, aynı zamanda doğru yolu göstermesidir. “Türk milletinin, Türk devletinin adı, sanı yok olmasın” diye, yapılanları ve kendilerinden sonra yapılması gerekenleri anlatmasıdır.

Göktürk bengütaşları 13 tanedir. Bunların en önemlileri Aygucu (başvezir) Tonyukuk, Kül Tegin ve Bilge Kağan için dikilmiş olanlarıdır. Diğer 10 tanesi de önemlidir. Fakat onlar yalnız ölen Türk büyüğünün kimliğini ve duygusunu, kısa olarak vasıflarını, öğütlerini veya yaptıklarını anlatır.

Bengütaşların yeri

Tonyukuk, Kül Tegin ve Bilge Kağan bengütaşları, bugünkü Moğolistan’da Baykal Gölü’nün güneyinde, Orhun Nehri vadisinde, Koço Saydam Gölü yakınlarındadır. 48. enlem ve 107. boylam arasında bulunuyorlar. Bengütaşların olduğu yerde, bu taşlardan başka son derece değerli, çok sayıda heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları da bulunmuştur. Burası, kutsal bir Türk başkentidir.

Heykeller arasında Kül Tegin’e ait bir büst oldukça sağlam vaziyettedir. Kül Tegin’in bu heykeli Türk tipini canlandıran güzel bir örnektir. Kül Tegin anıtı kaplumbağa şeklinde oyulmuş bir kaideye oturtulmuştur. 1889’da bulunduğu zaman, bu kaidenin yanında devrilmiş bir vaziyette duruyordu. Yüksekliği 3,75 metre, doğu ve batı cephelerinin genişliği 132, yukarı kısmı ise 122 santimdir. Kuzey ve güney cepheleri aşağıda 46, yukarıda 44 santim genişliğindedir. Bu anıttaki satırların uzunluğu 235 santimi buluyor. Cetvelden çıkmış gibi düzgün ve güzel harflerle yukarıdan aşağı doğru yazılmış.

Anıtın çevresinde bulunan birçok heykel ne yazık ki, bilinmeyen kişiler tarafından, bilinmeyen zamanlarda parçalanmış. Eşine ait olduğu anlaşılan bir heykelin yalnız gövdesi kalmış. Bilge Kağan’ın bengütaşı da Kül Tegin’inki gibidir ve onun 1 km. uzağındadır. Fakat hem yazılar, hem de yanındaki heykeller daha çok tahrip edilmiş. Bilge Tonyukuk için iki taş dikilmiş. Birinci taşta 35, ikinci taşta 27 satır yazı var.

Tonyukuk bengütaşı

Bilge Tonyukuk, kendisi için dikilen taşlarda özlü, açık bir şekilde yaşadığı olayları, aygucu, kağanın bilicisi olarak, bağımsızlık savaşının kazanılmasına nasıl yardım ettiğini anlatıyor. “Türk milleti arasında silâhlı düşman koşturmadım… Düşman çok diye korkmadım, kendimiz azız diye küçük görmedim. Tanrı güç verdiği için savaştık, kazandık… Benim gibi bilicisi olan kağanların sıkıntısı olmaz.” diyor.

Kül Tegin ve Bilge Kağan’ın anıtlarında söylenenler bazen cümle cümle birbirinin aynıdır. Çünkü Kül Tegin anıtına yazılanlar Bilge Kağan’ın sözleridir. Kendi bengütaşına Kül Tegin’in ölümünden sonra meydana gelen bazı olaylar ilâve edilmiştir. Her iki anıtta aynı cümlelerin bulunması, Bilge Kağan’ın unutulmaması gereken olayları ve kendisinden sonra tutulması gereken yolu ısrarta belirtmek istemesindendir. Her iki anıttaki metinlerin tamamı, bugünkü yazımızla normal bir kitabın yaklaşık 35 sayfasını doldurur.

Burada Bilge Kağan’ın gerek kardeşi için diktirdiği anıttaki, gerek kendisi için dikilen anıttaki sözlerini birleştirerek, daha çok vasiyetname niteliğinde ve tarihi aydınlatıcı cümlelerinin, anlam ve özünü değiştirmeden, serbest bir tercümesi yapılmıştır.

What do you think?

Bilge Kağan’ın Türk Milletine Nasihatleri

Göktürk yazısı ve dili